26 Ekim 2011 Çarşamba

Keşke



Dedemi yani meşhur Memli Efendiyi yakından tanıyanlar bilir. Kolay kolay beğenmez dedem. Hele hele ömrü boyunca ve severek yediği yemekler sözkonusu olduğunda kılı kırk yarar. Tahmin edersiniz benim için çok büyük ama Kürt mutfağını yaşatmak 
için minik olan adımların nasıl zor sınavlar sonrasında atıldığını.
İki hafta önce, ilk olarak annemden sonra halamdan aldığım "keşke" tariflerini kendi yorumumu da katarak ortak bir noktada birleştirdim. O akşam dedem de bizdeydi yemekte. İlk lokmaları yorumsuz ve aralıksız yuttu. Sonra da "Ben de isterim" dedi. Yani O'nun evine de gidip pişirmeliyim mealinde. Ardından ekledi "Çok güzel olmuş" Benim o an sadece kanatlarım yok, havalandım uçuyorum! Tarifi bugün öğlenden sonra tekrarlayıp ölçülerden de emin olunca bloga koyma zamanının geldiğine karar verdim. İşte listelerde hızla yükselen "Keşke" tarifi!


Malzemeler (3 kişilik): 

  • 1 su bardağı pilavlık bulgur (200 g)
  • 2 su bardağı yoğurt, hafif ekşi (400 g)
  • 3 su bardağı içme suyu (600 ml)
  • 2 yemek kaşığı buğday unu (40 g)
  • 1 tatlı kaşığı tuz (10 g)
  • 4 yemek kaşığı tereyağı (50 g)
  1. Yoğurt, su, tuz ve unu çırpma teli ile iyice çırpın. Derin bir tencereye bu karışımı boşaltın. 
  2. Bulguru da ekleyip ocağın altını yakın. Harlı ateşte 15 dakika arasıra karıştırarak pişirin. Tencerenin ağzı yarı açık olsun.
  3. Bu süre sonunda çorba halindeki karışım kaynamaya başlamış olacaktır. 15 dakika daha bu sefer orta ateşte ve daha sık karıştırarak pişirmeye devam edin. Kapağını kapatıp 5 dakika dinlenmeye bırakın.
  4. Pişen Keşkeyi derin ve geniş bir sahana aktarıp ortasını açın. Tereyağını eritip ortasına dökün. Kaşığınıza keşke ve terayağından birlikte alarak afiyetle yeyin.

 Not 1: Yoğurdun ekşiliği yağın size dokunmasına engel olacaktır.

Bulgur


Not 2: Bulgur ve unla yapılan yemeklerin dibi kolay tutar. Dikkat edin! 
Bulgur




18 Ekim 2011 Salı

Gêrmiya Şîr (Süt Çorbası)


Bu yıl kış erken geldi malum. Ben de, işten yorgun argın eve gelip bir an önce ev yapımı mis gibi bir çorbayla içini ısıtmak isteyenler için çok kolay ve lezzetli bir tarif koymaya karar verdim.

Malzemeler:
  • 2 su bardağı süt (400 ml, yağ oranı önemsizdir)
  • yarım su bardağı  pirinç (100 gram, beyaz, pilavlık)
  • 5 su bardağı su (1 litre)
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  1. Pirinci yıkayıp süzün
  2. Derin bir tencereye, suyu boşaltın, pirinci ve tuzu ekleyip ocağın altını yakın. Harlı ateşte 25 dakika kaynatın. Tencerenin taşmaması için kapağı açık veya hafif kapalı olarak bırakın.
  3. Pirinçler piştiyse sütü ekleyin, 10 dakika daha orta ateşte kaynatın.     

Afiyetle için!


11 Ekim 2011 Salı

Kürt Mutfağında Ne Pişer?



Sevgili Dostlar,
Tarifleri koymaya başlamadan önce sokağa çıkıp insanların Kürt mutfağı hakkında bilgi sahibi olup olmadıklarını görmek istedim. Çok ilginç tecrübeler yaşadım. Örneğin insanların önemli bir kısmı, kebap cevabını verdi ki kebab Türk insanının yabancılara kendi mutfağını tanıtırken en başta söylediği yemektir. 
Ama aynı Türk insanına ben Kürt mutfağını sorduğumda bana kebap cevabını verdiler. Önemli bir kısmı da kuru fasulye-pilav cevabını verdi. Bu cevabı verenlerin hepsi çok yüksek sesle sormama rağmen Türk mutfağını sorduğumu zannedenler. Yani algıları "Kürt" kelimesine kapalı. Meftune, keledoş, avsir, saç kavurma gibi doğru yemek adlarını verenler ise kendileri Kürt olduğu için bunları sayabildiler. 
Yine de belirtmeliyim ki "Kürtlerin yemekleri de mi varmış!" diyen bir tek adam dışında (Videoda da var zaten tahmin edersiniz kim olduğunu) hiç olumsuz bir tavır ya da tepki görmedim. Aksine insanlar soruyu duydukları andan itibaren kendi kendilerine daha önce hiç düşünmedikleri bir konu üzerinde düşünmeye başladılar.
Beni en çok etkileyen olay ise, videonun en başında ve en sonunda ekrana gelen genç adamın bana dediği şu cümle oldu:
"İşte herşey böyle güzel güzel olsa, konuşa konuşa.." 

8 Ekim 2011 Cumartesi

Merhaba


        Bundan on bin yıl önce, avcılık ve göçebelikten yorgun düşmüş  bir insan topluluğu Mezopotamya'da Fırat'la Dicle'nin kollarına sığındı. Hayvanları evcilleştirdi, toprağı ekip biçti, alet araç geliştirdi  ve yerleşik hayata geçti. Bugün Urfa Göbeklitepe'de, Diyarbakır Çayönü'nde uygar insanlık tarihinin başlangıcına dair çok önemli kalıntılar eserler var. O insanlar, bugün aynı topraklarda, varlığını kanıtlamaya çalışan Kürtlerin atalarından başkaları değiller. Binlerce yıllık birikime sahip olan bu halkın  tarihsel gelişiminden bağımsız düşünülemeyecek bir mutfak kültürü var. Ocakta neyin dumanı tüter, mutfakta ne pişer buna dair yazılmış sınırlı kaynaklar var. Bu kaynakları ve benim kendi araştırmalarım sonucu ulaştıklarımı daha fazla insanla paylaşabilmek için bu blogu oluşturdum.

           Yeni neslin Kürt yemeklerini öğrenip pişirerek, hem yaşatması hem tanıtmasının önünü açmak istedim. Hem Kürt diasporasına hem de Dünya'nın farklı halklarına daha rahat ulaşabilmek için bu blogu Kürtçe, Türkçe ve İngilizce olarak hazırladım. Umarım ilerleyen süreçlerde başka dilleri de ekleyebilirim.

            Yorumlarınızı, görüşlerinizi, önerilerinizi ve sizden gelecek tarifleri bekliyorum.
Şimdiden afiyet olsun!